YİNE KAPIDA GÖZLERİM

Babam elli beş yaşında üçüncü evliliğini, yakın köyden olan annem ile yapmış. Bir yıl sonra ben olmuşum. Adımı çiçek koymuşlar. Babamın diğer evliliklerinden ise beş çocuğu daha varmış ama onları hiç görmedim, tanımadım.
Babam sert mizaçlı biriydi. Beni hiç kucağına alıp sevdiğini hatırlamıyorum. Ne de olsa büyüklerin yanında kucağına çocuğunu alıp sevmek çok ayıpmış. Sevmenin nesi ayıp? Nesi yanlış hala anlamadım ya! Neyse…Siyah uzun paltosunu omuzlarına atar, genelde kasketini de ters takardı kafasına. Elinde uzun tesbihini de hiç eksik etmez, ayakkabılarının arkasına basa basa kahveye giderdi. Annem ile uğurladıktan sonra bakakalırdım arkasından babamın. Bir kez olsun başımı okşasaydı, sarılıp öpseydi diye düşünürdüm hep. 
Annem babama göre çok gençti. Zeytin yeşili gözleri vardı. Ben de gözlerimin rengini annemden almışım. Annem evlenmeden önce babasından ve abilerinden çoğu zaman baskı ve şiddet gördüğü için duygularını pek dile getirmez, az konuşurdu. Ama babam evden gider gitmez kucağına alırdı beni. Kokumu içine çekerdi. Ben de annemin başörtüsünün altındaki kumral upuzun örgülü saçlarını severdim.   Beş yaşıma geldiğimde babam vefat etti. Bir başımıza kaldık annemle köyde. Elimizdeki parada suyunu çekince, yarı aç olan karnımız iyice aç kaldı. Annem çoğu zaman tencereye su koyar bazen de içine taş atar yemek pişiriyor gibi yapardı. Uykumun bir an önce gelmesi için dua eder,  gözyaşları dökerdi. Ben de yalancı yemeğin pişmesini bekleye bekleye açlıktan uyurdum.
Annemin babası geldi bir gün ve bizi kendi köylerine götürmek istediğini söyledi. Annem hiç gitmek istemese de başka çaresi yoktu. Açlığa daha fazla dayanamazdık artık. 
Sabah köydeki tren istasyonuna gidip, posta trenini beklemeye başladık. Ne çok üşümüştüm o gün. El ve ayak parmaklarım uyuşmuştu. Ara ara ellerimi ağzıma götürüp, nefesimle ısıtmaya çalışıyordum. 
Ananem dedeme göre daha sevecendi. En azından arada bir gülümsüyordu. Hem karnımızda doyuyordu. Diğer olumsuzlukları da annemi üzmemek için görmezden geliyordum. Ama annemin benden gizli gizli ağlamaları içimi acıtıyordu.  
Birkaç ay sonra ananem ile annemi odada konuşurlarken duydum. Yetiştiremiyorlarmış o kadar boğaza, dedemin homurdanmalarının son günlerde artmasının sebebi buymuş demek. Annemi köyden bir adam ile evlendireceklermiş. Adamın malı mülkü varmış rahat edermiş annem. Annem yalvarıyordu adeta. “Anne ne olur yapmayın, etmeyin. Çiçek ne yapacak bensiz? Çiçeğimi kabul ederse evlenirim ancak onunla ”diyordu. Sesimi çıkarmadan odamıza gittim, yatağa gömülüp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım…
Annemi zorla evlendirmişlerdi o adamla. Ananem de bana bakmayı kabul etmişti, dedemlerde kalıyordum. Ama çok özlüyordum annemi, kokusunu saçlarını… Çoğu gecece ağlayarak uykuya dalardım. 
Ara ara annemin yanına giderdim ama adam huzur vermezdi. Bir köşeye siner otururdum. Annem çok korkardı ondan. Belli ki sadece bağırmıyordu. Dövüyordu da. Çocukları olunca da hiç gitmedim artık. Anneme içten içe kızıyordum. Hayaliyle konuşup, bağırıyordum ona “ben senin çocuğun değil miyim? Neden hiç gelmiyorsun yanıma? Hiç mi merak etmiyorsun beni” diye. Zamanla buna da alıştım artık. 
Ananem kalp krizi nedeniyle vefat ettiğinde, sekiz yaşımdaydım. Dedem bana bakamazdı, öyle demişti. Beni çocuk esirgeme kurumuna verdi. Artık yeni bir hayat başlıyordu benim için…
Odada beş kişi kalıyorduk. Herkesin ayrı ayrı dertleri vardı. Hepimiz birer çiçektik burada zamanından önce solan. Her birimiz birer köşede, ellerimiz koynumuzdaydı. Yaşımızdan büyük acılar, olaylar yaşamıştık. Yoktu kimsemiz.  Birimiz ağlasa hepimiz gider sarardık küçücük yüreklerimizle onun yaralarını. Buradaki yediğimiz dayaklar da, duyduğumuz kötü sözler de acıtmıyordu canımızı artık, ne de olsa antrenmanlıydık. 
Ama en çok bayramlar yaralardı bizi. Hepimiz hayallere dalardık arife günü. Sabah bayramlıklarımızı giyinmenin heyecanı sarsa da, özlemler hiç eksik olmazdı bizde. Herkesin kolu kanadı kırıktı.
Acaba annem bu bayram gelir miydi? Sarılır, öper miydi beni eskisi gibi? Ona çok kızgın olsam da kokusu, saçları burnumda tütüyor. Annemin elini bu bayram öpebilecek miyim?..
Yine kapıda gözlerim…
Hiçbir bayram hiç kimsenin gözlerinin kapıda kalmaması dileğimle…

Mutlu bayramlar